0

Çiçek Poğaça

Posted by lezzetperisi on 11 Ocak 2016 in Lezzetperisinden tarifler |

Hayat işaretler gösterir fark edebildiğimiz zamanlarda değerlendirdiğimiz.. Bazen bir kitabın satırlarında, bazen dinlediğimiz bir şarkı sözünde, umudunuzu en kaybettiğiniz anda, bazen geç kaldığınıza söylenirken, bazen aynı sapaktan 2 kez yanlış dönüp kendinize kızmak yerine gülümseyip var bunda bir hayır derken arabanızın üstünden uçup giden leyleği gördüğünüzde.

Gecenin kim bilir hangi vaktiydi, kalorifere üşüyen ayaklarımı, gecenin sonsuzluğuna ruhumu, yıldızlara da umutlarımı ekmişken, sabaha toplamak üzere.. Halil Cibran’ın Gezgin adlı kitabında okuduğum bir bölümde kalakaldım. Öyle anlatmıştı ki beni bana; okudum.. bir daha okudum.. sevindim, şaşırdım yine okudum. Şanslıydım! İçimdeki inciyi bir kez daha sevdim. Boş bir istiridye değildim hayat deryasında.. Yaşayıp, geçip gitmeyecektim bu dünyadan. İçimde büyüyen bir cevher vardı en değerlisinden. Gözlerimin gülen yanı olan. Öptüm kokladım sevdim incimi hayalimde..Hem şuracığımda, yüreğimin yanı başındaydı, hem çok uzaklarda.

İnci ; bir canlının içinde oluşan tek cevherdir dünya üzerinde. Ve bu yüzden değerlidir en çok da.

İnci

İstiridye komşusuna dedi ki : “İçimde büyük bir acı duyuyorum; ağır ve yuvarlak. yüreğimi daraltıyor.”

Öbür istiridye kurumlu bir tavırla cevap verdi “Şükürler olsun göğe ve denize! İçimde hiçbir acı hissetmiyorum. Sağlığım yerinde, kalbimden kabuğuma kadar çok iyiyim.”

O sırada , bir yengeç geçti oradan , iki istiridyenin konuştuklarını duydu ve çok iyi olduğunu söyleyen istiridyeye şöyle dedi : “Gerçekten de sağlığın mükemmel. Ama komşunun yaşadığı acı , içindeki  olağanüstü güzellikte bir inciden kaynaklanıyor.”

Mayalı hamurlara bayılıyorum. Yoğurmaya, kabarmasını beklemeye ona şekil vermeye.. ve elbette yemeye. Bu da en sevdiğim mayalı hamur tariflerimden biri. Esma’cığımın kırpık poğaça tarifinin hamuru. Harika kabarıyor puf puf. Ben içine Sakız Adasından aldığım mastelo peyniri koydum siz dilerseniz mozerella da koyabilirsiniz. Kesinlikle pazar sabah kahvaltılarınızı şölene çevirecek bir tarif.

Malzemeler ;

  • 3.5 su bardağı un
  • 1 paket kuru maya
  • 1 çay bardağı ılık su
  • 1 çay bardağı ılık süt
  • 1 yumurta (akı içine, sarısı üstüne)
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • 1 çorba kaşığı toz şeker
  • 1/2 çay bardağı çiçekyağı

İç Malzemesi ;

  • 1 çorba kaşığı domates salçası
  • 200 gr. mastelo veya mozerella

Yapılışı ;

  • Un, tuz ve şekeri hamuru yoğuracağınız kaba alarak karıştırın. Maya , yumurta, süt, su ve yağı ilave ederek   iyice yoğurun. Hamurun üstünü kapatıp 30 – 40 dakika ılık bir yerde mayalanması içi bırakın.
  • Mayalanan hamuru un serptiğiniz tezgaha alıp merdane yardımıyla dikdörtgen şeklinde açın. Üzerine salçayı sürüp, dilimlenmiş peynirleri dizin ve rulo şeklinde sarın.  7 eşit parçaya bölüp , altına yağlı kağıt serilmiş 28 cm’lik pandispanya kalıbına çiçek şeklinde dizin. Üzerine yumurta sarısı sürüp 180 derece önceden ısıtılmış fırında kızarana kadar fırınlayın.

2

Kahveli Portakal Likörü

Posted by lezzetperisi on 05 Aralık 2015 in İçecekler |

Bir gülen yüz yaptım önce, içenler bütün yıl gülsün diye.

İçlerini kahve ile süsledim, hatırı bol olsun diye

En kırmızı pakette aldım kahveyi, aşkla dolsunlar diye.

Üzerine keyif üstüne keyif döktüm, bol bol eğlensinler diye.

Ve şimdilik ağzını sıkıca kapayıp uykuya bıraktım. Dilekler büyüsün gerçekleşsin diye.

Henüz olmadan da paylaştım bu kez, sizler de sevdiklerinize yapmak istersiniz diye.

Kahveli portakal likörü nasıl mı yapılır? Aslında sevgili Elvan’cığımın Beste’nin Naneleri blogunda görüp denediği ve Beste Hanımın sayesinde  yapımı geleneksel hale gelen bu yılbaşı içeceği bir çok blogger tarafından her yıl aynı günde yapılıp  21 gün sonra süzülüp birlikte kadeh kaldırılıyor. Bu yıl bu harekete ben de katıldım Yeni yıl için dilekler dilenecek kadehler kalkarken. Hoş ben henüz yaparken bütün dileklerimi dileyip şişeye koydum. Her yudumda gerçekleşmesi için. Hem kendim hem tüm sevdiklerim için.

Malzemeler ;

  • 1 portakal
  • 40 adet kahve çekirdeği
  • 2 yemek kaşığı çekirdek kahve
  • 100 gr. beyaz şeker
  • 100 gr. esmer şeker
  • Üzerini kapatacak kadar votka veya beyaz rom

Yapılışı ;

  • Portakalları yıkayıp üzerlerine 40 tane çentik açın ve kahve çekirdeklerini yerleştirin. Derin bir cam kavanoza önce beyaz şeker sonra esmer şekeri ve portakalları ekleyip üzerini kapatacak kadar votka/beyaz rom ilave edip serin ve güneş görmeyen bir yerde uykuya bırakın. Ertesi gün hafifçe çalkalayıp 2 yemek kaşığı çekirdek kahveyi ilave edin ve 21 günlük uykusuna bırakın. 21. günün sonunda süzüp servis yapabilirsiniz.

Ben 3 portakaldan yaptım ve kahve olarak Starbucks’un  Christmas Blend’ini kullandım. Yaparken de çıtır çıtır birkaç kahve çekirdeğini yemeyi ihmal etmedim.

Tüm Dilekleriniz gerçekleşsin..

0

Prag Sokak Lezzetleri ve Cafeler

Posted by lezzetperisi on 30 Kasım 2015 in Lezzetperisinden tarifler, Neredeydim.. |

Gezdiğim yerleri uzun uzun anlatabilirim de  hani şunu da yedim tavsiye ederim nefisti diyebileceğim hiç bir şey olmadı malesef. Bir de zaten eti çok yağsız sevdiğim için sokaklarda, özellikle de Old Town Meydanın da  yapılan domuz eti çevirmelerinin kokusu bana çok ağır geldi. biraz da bu sebeple biraz iştahsızdım hep en bildiğim şeyleri yemeye çalıştım. Kahvaltılarımız harikaydı ama. Otel değil , ev de kalıyor olmamızın da avantajını kullanarak Prag ‘lı gibi markete gidip alışveriş yaptım. Palladium’un için de  ve Palladium’un karşısında olmak üzere 2 büyük süpermarket vardı. Albert. Meyvemizi, peynirimizi , yumurtamızı, ekmeğimizi ,  bir kahvaltı için ne gerekiyorsa hepsini oradan aldım. Gerçekten çok keyif aldığım bir şeydi. Sanki ben orada yaşıyormuşum gibi geldi. Geceleri dönerken uğrayıp eve ekmek almak. Sabahları evin içini taze kahve ve kızarmış ekmek kokusuyla doldurmak. Yaşadığı her ana bir değer katmalı inan. Yoksa nedir ki gerisi. Hızla akıp gidiyor ellerimizden hayat. Tabi benden söylemesi markete gitmeden yanınızda torba bulundurun. Torba vermiyorlar. Parayla satıyorlar. Kendileri file kullanıyor.Alış verişini yapan filesine doldurup gidiyor. Ben de ilk gün 2 tane torba aldım. Ve sonraki gidişlerimde hep o torbaları ve sırt çantalarımızı kullandım. Bir küçük ayrıntı daha milli içkileri olan Becherovka ‘nın fiyatını en uygun olduğu yer de Albert Marketleri aklınızda bulunsun.

Prag’da ne yenir ? Prag’ da gidilecek Cafe’ler nelerdir ? Prag’ın sokak lezzetleri nelerdir ? bu yazımda sizlerle onları paylaşacağım.

Macaristan’ın yöresel tatlısı olan Tridelnik Prag’da hemen hemen her yerde satılıyor. Trdelnik nedir ? Trdelnik nasıl yapılır ? derseniz Mayalı hamuru şeker ve tarçına bulayıp  kömür ateşinde makara şeklinde pişiriyorlar.Melike çok sevince birkaç değişik yerden aldık ancak en lezzetlisi Old Town Meydanı’nda yapılanlar.

Bir diğer sokak lezzeti ise şirin patates cipsleri. Soyulmuş patatesi tahta çubuğa takıp kesme makinasında bir döndürüyorlar sonra şekildeki gibi açıp kızgın yağda kızartıyorlar. Ayak üstü çıtır çıtır yiyerek dolaşıyorsunuz.

Bir de bana göre hiç mi hiç lezzetli olmayan ama et severler özellikle domuz eti yiyen ve sevenlerin çok beğenerek yediği domuz çevirmesi ve sosisler var. Çok beğenerek yedikleri diyorum çünkü bütün gün başı kalabalık. Sürekli etleri yeniliyorlar. Yiyen yiyene.

Gelelim Prag’ın Cafe’lerine. Yoruldukça dinlenebileceğiniz keyifle kahvenizi ve biranızı yudumlayabileceğiz öyle çok şirin cafe var ki. Sizlere en sevdiklerimden bahsedeceğim.

Biz ilk gün akşam üzeri vardığımız için bize en yakın ve en bilinen yer olan Hard Rock Cafe’yi tercih ettik. Hard Rock Cafe , Old Town Meydanında , Astronomik Saat’in hemen arkasındaki sokakta.Sonraki günlerde de epey uğrak yerimiz oldu yemek yemek için. Hem dizaynı hem de lezzetleri harikaydı. 3 kişilik bir akşam yemeği yaklaşık 1000-1200  Krone arasında tutuyor. Daha önce ki yazımda da söylediğim gibi 1 TL : 10 Çek Kronu.

Bir diğer yer daha var ki mutlaka ve mutlaka uğrayın derim. Ulusal Müze’nin karşısında. Nazım Hikmet’in Prag’da yaşadığı yıllar arasında en çok gittiği ve şiirlerini yazdığı Cafe. Kavarna Slavia .. Cafe 1881 yılından beri aynı yerdeymiş üstelik.

Kafka Müzesini gezdikten sonra ise tam karşısındaki Tkalcovsky ‘da dinlenebilirsiniz. Üst katta, dışarda oturduk biz ama içerisi de öyle zevkle döşenmiş ki kendinizi tarihin sayfalarında hissediyorsunuz. Bu arada da Becherovka denemeden ve almadan dönmeyin. Becherovka ; anoson tohumları, tarçın ve yaklaşık 32 farklı bitki özü ile hazırlanan bir çeşit likör. % 38 alkol içeriyor ve Çek Cumhuriyeti’nin Karlov Vary kasabasında üretiliyor. İçimi sert ama fena değil.

Bir de Pilsner Urgell isimli içimi gerçekten harika bir biraları var. Zaten bira sudan ucuz. İçecek su bulamıyorsunuz ama biralar nefis.

Bir de gidemeyip içimde kalan bir yer var ki hala üzülüyorum. Eğer yanınızda çocuğunuz olmadan giderseniz mutlaka The Oldest Pub’ a uğrayın. Zaten kaleye çıkarken mutlaka göreceksiniz. Bana gitmeden önce bir arkadaşım tavsiye etmişti hatta saat 3 – 4 civarlarında gidin akşam yer bulmanız çok zor demişti. Ama baktım ki pek de Melike ile girilebilecek bir yer değil. Neden derseniz içerisi Game Of Thrones ‘da yaşar gibi. Taş duvarlar, ateş gösterileri, danslar..

Melike ile gidip Burger King’e uğramadan asla olmazdı. Prag’da da Burger King yedik yani. Bizimkinden farklı olarak gece menüleri var. Bir de içecek için yalnızca bardak alıyorsunuz. Sonra sınırsız.

0

Ceviz Ezmesi Nasıl Yapılır

Posted by lezzetperisi on 29 Kasım 2015 in Lezzetperisinden tarifler |

“Bir kadını ortadan ikiye böl, yarısı annedir, yarısı çocuk

Yarısı sevgili, yarası aşk.

Duyanlar bunu bilmez, görenler anlamaz bunu

Yarısı rivayettir, yarası gece ”    demiş Cemal Süreyya. Ne güzel de demiş. Zordur kadın olmak. Hele de bazı coğrafyalarda.. Prag seyahati boyunca okuduğum Hakan Günday’ın Az isimli kitabı bu gerçeği bir tokat gibi çarptı yüzüme yeniden. İçim delik deşik olarak okudum, gözyaşlarımı özgür bırakarak ve bir çırpıda henüz 11 yaşındaki Derdâ’nın hikayesini. Bırakamadım elimden. Ama bir gerçek daha var ki bilinmesi gereken küllerinden doğar kadın. Yıkılmaz! elbet bir yol açar, yaratır. Acıları merdiven yapar da ayağının altına istediği yıldıza ulaşır.

Kitapta tesadüfler biraz abartılı gibi. Ama gerçek hayatta öyle olmadığını nereden biliyoruz ki. Bizim hayatlarımızda tesadüflerden oluşmuyor mu biz her zaman fark etmesek de. Geçen bir arkadaşımla konuşurken ne söylediğimi fark edince irkildim. Uç uca ekli hikayelerden oluşur hayat. Bir sebebin başka bir sebebi doğurduğu. .

Diyebilirsin ki bir insanı, fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? Haklısın. Belkide çok az.. O zaman şöyle demeliyim : Seni az tanıyorum … Az…

Sen de fark ettin mi ? Az dediğin , küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç , diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi. Hakan Günday  / AZ

Bu kadar acılardan sonra gelelim ceviz ezmesi nasıl yapılır sorusunun cevabına. Kahvenize eşlik edecek nefis bir lezzet.

Malzemeler  ;

  • 600 gr. ceviz
  • 400 gr irmik
  • 1 su bardağı su
  • 1 kg.  şeker

Yapılışı ;

  • Dövülmüş ceviz ve irmiği bir kabın içinde karıştırın.
  • 1 bardak suyu tencereye koyun ve ocağa alın. Su ılıklaşınca ocağı kapatın ve şekeri ilave edip karıştırın. Şeker eriyince ceviz ve irmiği ilave edip özleşene kadar karıştırın.
  • Karışımı pudra şekeri serpilmiş tepsiye döküp kaşığın tersiyle her yeri aynı kalınlıkta olacak şekilde yayın. Baklava dilimi şeklinde kesip servis yapın.

2

Kafka’nın İzinden Adım Adım Prag

Posted by lezzetperisi on 16 Kasım 2015 in Neredeydim.. |


Yeryüzündeki 38 yıllık yolculuğumdan sonra bir dönemeçte sana rastlıyorum ve bu geç gelen hiç beklemediğim karşılaşma sonrasında ne yapacağımı bilmez şaşırıp kalıyorum. içimde fırtınalar kopamıyor, bağıramıyorum, çılgınlıklar yapamıyorum bu yüzden. sadece diz çökmüş oturuyorum ve karşımda duran ayaklarınızı okşuyorum..

Bütün bu başımdan geçenlerde iyilik meleğim Milena’nın hep yanıbaşımda olduğunu biliyorum. hep böyle yanımda ol ne olur?.
Diyordu Kafka Milena’ya mektuplarında.

Ve 38 yıllık yolculuğumda şu ana kadar yaptığım en iyi yolculuktu Prag. 38. yaşımın bana getirdiği bütün güzellikler gibi. Geç kaldığım ama iyi ki farkına vardığım sevgiliyi tanımak gibi. Kollarında huzuru bulmak, tüm kelimelerin ötesinde, tüm zamanların üzerinde buluşmak gibi. Gerçek yaşamdan çalıp masal diyarına geçmek gibi. 4 gün boyunca adım adım gezdim tüm sokaklarını. Sokak çalgıcılarının melodileriyle dans ettim kimi zaman, sonbahar yaprakları süzüldü üzerime, sonbaharın her tonunu seyrettim Petrin Tepesinde. Bir hafta sonu yeter Prag için dediler. 4 gün yetmedi bana. Prag’dan geçmedim ben, Prag’ı yaşadım. Yine gider misin deseler yine giderim. Yine yürürüm aynı yolları adım adım. Aynı hazla.

Prag’a nasıl gidilir , Prag’da gezilecek yerler, Prag’da hava durumu nasıldır , Prag’a hangi mevsimde gidilir  , Prag’da neler yenir  sizler için küçük bir Prag seyahat rehberi oluşturacağım. Tek yazıya yetmeyecektir. Ama ilk yazımda öncelikle Prag da gezilecek yerleri sizlere anlatacağım.

Çek Cumhuriyeti’nin başkenti olan Prag,  Vlatava nehrinin kıyısında kurulmuş,  tam anlamıyla masalsı bir şehir. 2. dünya savaşında da neredeyse hiç zarar görmediği için buram buram tarih dolu. Guinnes Rekorlar Kitabı’na göre dünyanın en büyük antik kalesi olan Prag Kalesi ise  yüksek bir tepenin üzerine kurulu olduğu için hemen hemen baktığınız her açıdan sizi büyüleyen bir manzaraya sahip.

Pegasus Havayolları’nın  İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı, Türk Hava Yolları’nın ise İstanbul Atatürk Havalimanından  Prag Vaclav Havel Havalanına hergün direk uçuşları mevcut . Bana göre bir şehri yaşamanın ve tanımanın en güzel yolu o şehirde toplu taşım araçlarını kullanmak. Bu sebeple biz havaalanından şehir merkezine ulaşım için otobüs ve metroyu tercih ettik. Havalimanından 32 krona ve 90 dk. kullanımlık bilet alıp  119 numaralı otobüs ile metro ağına kolayca ulaşabilirsiniz. 119 numaralı otobüsün son durağı aynı zamanda A Metro istasyonu girişi. Aynı bileti metroda da kullanıyorsunuz ancak bir şart var biletinizi otobüse biner binmez otobüste bulunan makinalara okutmanız gerekiyor. Böylece biletinizin üzerine tarih , zaman ve bindiğiniz durak kaydediliyor. Zaman zaman kontroller yapılabiliyormuş ve biletiniz onaylatılmamışsa 1000 çek kronu cezası varmış. Şehirde A, B ve C olmak üzere 3 metro istasyonu var. Buradan belli duraklarda B ve C istasyonlarına da ulaşabilirsiniz. Bu arada 1 TL 10 Çek Koronu  ve 1 EURO  27 Çek Kronu yapıyor. Şehirde  EURO kullanamıyorsunuz bu yüzden her yerde Change ofisler var ancak kur inanılmaz değişken. Alış ve satışlar arasında uçurum var. Üstelik 0 komisyon yazmalarına rağmen komisyon alıyorlar.Benim tavsiyem, havaalanında şehir merkezine ulaşana kadar size yetecek miktarda para bozdurmanız. Ve şehir merkezinde paranızı bozdururken dikkatli davranmanız. Biz kaldığımız apartmanın resepsiyonundaki görevlinin tavsiye ettiği yerden bozdurduk ve gerçekten de paramızın tam karşılığını aldık.

7 yaşındaki kızımız ile seyahat edeceğimiz için apartmanda kalmayı tercih ettik. Ve gerçekten de doğru bir kararmış. Dairemiz  Old Town Meydanında Tyn Kilisenin hemen yanında tarihi bir binanın 3. katında idi. Sanki o şehire aitmişiz gibi geçirdik günlerimizi Çek komşularımız ile. Apartman kapısının ise içerden bile anahtarla açılması epey dikkatimi çekti ve apartmanın tarihi olmasının yanı sıra dairede odalar İKEA’dan zevkle döşenmişti  3 büyük yatak odası , harika bir ısıtma sistemi ve her türlü elektronik eşya mevcuttu. Böylelikle uyanır uyanmaz evimdeymiş gibi kahvemi içebildim ve evimdeymiş gibi kahvaltılar hazırladım. Evde modem olduğu için Wi-Fi da mükemmeldi. Prag  semtlere değil 20 bölgeye ayrılmış bir şehir olduğu için  eğer Old Town Meydanı ve bir çok tarihi bölgeye yakın olmak istiyorsanız otelinizi ayarlarken Prag 1 – 4 arasını ama özellikle de Prag 1 ‘i tercih etmenizi öneririm. Biz Prag 1 , Old Town Meydanında olduğumuz için şehri yürüyerek gezebildik. Ama meşhur 22 no’lu tramvaya da bindik. Ondan Petrin Tepesi ile ilgili yazımda bahsedeceğim.

Peki Prag’da gezilecek,görülecek yerler nereleridir ?

Tyn Klisesi

Old Town Meydanında bulunan kilise 1385 yılında, kral IV.Charles (Karl) tarafından yaptırılmış gotik mimarinin en güzel örneklerinden biridir.  80 mt yüksekliğindeki kulelerini seyrederken kendinizi bir masalın içinde hissediyorsunuz. Hem gece hem de gündüz görüntüsü kesinlikle görülmeye değer.

Astronomik Saat

Old Town meydanında bulunan ve Prag’ın en önemli sembollerinden biri olan Astronomik saat her saat başı yoğun bir kalabalığa ev sahipliği yapıyor. Çünkü her saat başı 1 dk süren animasyonlar oluyor. Biz 3 kez denk geldik.

Charles Köprüsü

Köprüler ve kuleler şehri olan Prag’da Vlatava Nehri üzerinde kurulu, şehri birleştiren tarihi köprüden geçerken muhteşem manzaralara ve köprü üzerindeki her biri farklı anlam ifade eden heykellere hayran olmamak mümkün değil. Üstelik köprü üzerindeki çalgıcılar da çok eğlenceli.

Prag Kalesi

Charles Köprüsünden, Eski kent meydanından, Petrin tepesinden, Ulusal müzeden , uzağından, yanından , yakınından her nereden bakarsanız sizi büyüleyen, muhteşem bir yapı. Özellikle 3. avludaki St.Vitus Katedrali ve üzerindeki canavar şeklindeki heykelcikler görülmeye değer.

Bir de kalede sabah 5 ile akşam 11 ‘e kadar nöbet değişimi töreni yapılmakta. Biz tam çıkarken denk geldik. Yeni başlıyordu. Melikoş Hanımın pek dikkatini çekti. Saat başlarına denk getirirseniz izlemenizi öneririm.

Ve Kafka’nın İzini Süreceğiniz Adresler

Kafka’nın doğduğu ev  Old Town Meydanında,U Radnice 5 ‘de St.Nicolas Kilisesi’nin hemen yanındadır. Binanın duvarında                              FRANZ KAFKA 3 TEMMUZ 1883 ‘de BURADA DOĞDU yazan bir tabela var. Ve Bina şu anda Kafka Cafe adında şirin mi şirin bir cafeye dönüştürülmüş. Erken saatlerde geçerseniz bir fincan kahve, öğleden sonra ise biranızı keyifle yudumlayabilirsiniz.

Kafka heykeli ise Parizska caddesinden hemen ilk sağa dönüp ilerleyince karşınıza çıkıyor. Bu arada Parizska caddesi , keyifle geeceğiniz, dünyanın en ünlü butiklerinin bulunduğu çok nezih bir caddde.

Kafka Müzesi ise Charles Köprüsünün hemen sağındaki sokaktan ilerleyince. Müzenin bahçesinde iki enteresan heykelcik Melikoş hanıma pek değişik geldi. Bütün gün söylenip durmuştu ne arıyoruz biz Kafka’da? ne buldun sanki sen bu adamda? Ne yapmış bu adam sabahtır bizi dolaştırıyorsun yok doğduğu ev, yok heykeli yok müzesi  diye söylenirken neyse ki heykelcikler pek hoşuna gitti.  Bu arada da mutlaka dünyanın en dar sokağından geçip, nehir kıyısına inin. Sokağın başında ve sonunda trafik ışığı mevcut. Basıyorsunuz ve size yeşil yanmasını bekliyorsunuz. Çünkü yalnızca bir kişi yürüyebiliyor.

Wenceslas Meydanı

Wenceslas Bulvarı , her iki tarafı da alış-veriş merkezleri, oteller, gazinolar , Yves Rocher, Mango , Zara, H&M , Adidas gibi mağazaların bulunduğu  her daim işlek ve rengarenk bir caddedir. Bulvarın üst bölümünde  Aziz Wenceslas’ın at üzerinde heykeli ve bulvarın sonunda ise Ulusal Müze Bulunmaktadır. Alış-veriş ile ilgili de şunu söyleyebilirim fiyatlar, Yves Rocher, Mango, Zara gibi bilinen tüm mağazalarda  Çek Koronu’nu TL ‘ye çevirdiğinizde hemen hemen aynı. Taşıdığınıza kesinlikle değmez.

Bir de Municipal House (Belediye Binası) ve Powder Tower Mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Ayrıca bu görkemli yapıların yanı sıra modern mimarinin örneklerini de göreceksiniz Prag’da. Bunun en ilginç örneği de Dans eden ev.

Daha yazacak anlatacak çok şey var çok resim var Prag ile ilgili. Onları da , Petrin Tepesi ve Prag’da sonbahar , Prag’da alışveriş ve ne yenir yazılarında toplayacağım.

0

Şarj edilebilir diş fırçalarına dair doğru bilinen yanlışlar

Posted by lezzetperisi on 12 Kasım 2015 in Lezzetperisinden tarifler |

Manuel diş fırçası şarj edilebilir diş fırçası kadar iyi temizler!

Yanlış. İlk kullanımdan itibaren şarj edilebilir diş fırçaları manuel fırçalara oranla  2 kat daha fazla plak temizler. Bu özellik dişlerinizin yalnızca dış görünümü için değil, sağlığı için de oldukça önemli. Plak, dişin dış kısmını kaplayan bakteri tabakasıdır. Bakteriler yediğimiz yiyeceklerdeki şekerle beslendikleri için, zamanla asit oluştururlar. Bu nedenle bakterilerin diş yüzeyine yerleşmesi, diş ve diş eti hastalıklarının en önemli sebeplerinden biridir.

Oral-B’nin elektronik fırçalarının tamamında fırça başlıkları yuvarlak olarak tasarlanmıştır. Bu yenilikçi tasarım sayesinde her dönüşte farklı bir açıyla dişin tüm yüzeyinin temizlenmesine olanak sağlar. Küçük boyutuyla her bir dişin yüzeyine ve diş aralarına rahatlıkla ulaşabilir.

Şarj edilebilir fırçalar yalnızca ağız ve diş sağlığı konusunda problem yaşayan kişilere tavsiye edilmektedir!

Yanlış. Oral-B’nin yaptığı bir anket çalışmasında, katılımcıların %39’unun ancak dişleriyle ilgili herhangi bir problem yaşadıktan sonra şarj edilebilir diş fırçası kullanmaya başlayacaklarını belirttikleri görüldü.

Ağız sağlığında tedaviden çok koruma yöntemi izlenmesi tavsiye edilmektedir. Çünkü dışarıdan yapılan herhangi bir müdahale, ne kadar iyi olursa olsun kendi dişinizin sağladığı rahatlığı ve fonksiyonelliği sağlamaz. Dişleri korumanın en önemli yolu, ağız ve diş problemlerinin bir numaralı sorumlusu olan plak tabakasını ortadan kaldırmaktır. Şarj edilebilir diş fırçaları, plak temizliği konusunda manuel diş fırçalarından %100’e kadar daha fazla etkilidir. Plak, yapışkan bir madde olduğu için diş fırçanızdan da ayrılması zordur. Bu nedenle diş hekimleri ortalama 3 ayda bir diş fırçanızı yenilemeniz gerektiğini söylüyor.

Şarj edilebilir diş fırçası da kullanıyor olsanız, 3 ayda bir fırça başlığı  değişimini gerçekleştirmek durumundasınız. Oral-B, elektronik diş fırçanızı kolayca yenilemeniz için değiştirilebilir başlıklarla size sunuyor.

Nasıl bir diş fırçası kullanıyor olursanız olun, diş fırçalama süreniz aynı olduğu için aynı etkiyi yakalayabilirsiniz!

Yanlış. Diş hekimleri, dişlerinizi günde en az iki kez, 2 dakika fırçalamanızı öneriyor. Ancak yapılan araştırmalar ve klinik deneyler, dişlerinizi 2 dakika şarj edilebilir diş fırçalarıyla fırçalamanızın çok daha etkili sonuçlar almanızı sağladığını gösteriyor.

Şarj edilebilir diş fırçaları diş yüzeyine zarar verir!

Yanlış. Yukarıda bahettiğimiz anketin bir başka ilginç sonucu da, anket katılımcılarının %5’inin şarj edilebilir diş fırçasının diş yüzeyine zarar verdiğini düşünmesi. Oral-B’nin şarj edilebilir diş fırçaları, basınç göstergesi sayesinde diş fırçasını dişinize çok fazla bastırdığınızda çalışmasını durduruyor.

Tüm şarj edilebilir fırçalar aynı özelliktedir!

Yanlış. Herkesin diş yapısı birbirinden farklı. Bu nedenle Oral-B kullanıcılarına birbirinden çok farklı özelliklere sahip farklı şar edilebilir diş fırçaları sunuyor. Hassas dişetleri için, farklı büyüklükteki diş aralıkları için ya da sararmış dişleri beyazlatmak için birbirinden farklı bir çok diş fırçası modeli bulunuyor.

Detaylı bilgi almak için videoyu izleyebilirsiniz. Ürün alternatiflerini görmek için tıklayınız.

KAYNAK: www.uplifers.com

Bir boomads advertorial içeriğidir.

0

Chios, Kadeh Tıkırtısının Bile Duyulduğu.. Komşu

Posted by lezzetperisi on 30 Ekim 2015 in Neredeydim.. |

Uzun yıllardır yazları Güneş’imiz Sakız’a karşı doğup, Sakız’a karşı batar.. Kadehimiz tıklasa da masaya hep bi Sakız’a karşıdır.. Bir kez de o kadehi komşudan tıklatalım dedik.

Sakız Adası, Ege’nin Kuzey doğu bölgesinde, sekizyüz kırk metrekarelik yüz ölçümüne sahip, Yunan adalarının büyüklük açısından beşinci büyük adasıdır. 200 km’yi aşan sahil şeridi ile kendine bağlı Psara ve İnusses adlı iki küçük adadan oluşur. Sakız adasına hem deniz hem de havayolu ile ulaşabilirsiniz. Tabi İzmir’de yaşıyorsanız Çeşme Liman’ından Feribot ile.. Hem de sadece 40 dakikada.. Ege Birlik veya Ertürk Lines’i tercih edebilirsiniz. Gidiş dönüş feribot 26 Euro  4 – 12 yaş ise %50 indirimli. Feribot saatleri sabah 9:30 ve akşam 17:00 . Dilerseniz Hi-Speed ‘de mevcut o da 32 Euro. yine 4- 12 yaş % 50 indirimli ama hergün hızlı feribot yok. Yazın Güney Ada turu, nefis koyları ve denizi için mutlaka kalmalı ama  ilkbahar ve sonbahar aylarında günü birlik gidip gelebilirsiniz.Adaya giriş için  shengen vizesi gerekiyor. Eğer shengen vizeniz  yoksa 55 Euro’ya kapı vizesi alabiliyorsunuz. (20 Euro başvuru ücreti olarak acentaya , 35 Euro ise Sakız gümrüğünde ödeniyor)    0-7 yaş ise başvuru ücreti olan 20 Euro. Bizim shengen vizemiz olduğu için bu detaylar ile uğraşmak zorunda kalmadık.

Adadaki Korais kütüphanesi, Ülkenin en önemli ve en büyük kütüphanelerinden birisidir. Sakız adalı önemli birçok kişinin de kitap kolleksiyonları burada bulunmaktadır. Bulundurduğu kitap kolleksiyonlarının bir çoğu matbaanın ilk yüzyıllık dönemlerine ait basımlar olduğu için çok değerlidir.

Daracık, zarif sokaklarında gezmekten ayrı bir haz duyacak, her sokakta ayrı bir detay yakalayacak, tarihin gizemli sayfalarına gideceksiniz.

Hele o hayran olduğum kapıları.. Her kapının başka bir hikayesi var gibi. Kimbilir kimler uğurlandı, kimler beklendi o kapılarda. Oturuldu önlerinde genç kızlık anıları paylaşıldı. Geceleri sevgililer evlerine bırakıldı. Bazen şiddetle kapatıldı, kızgınlıkların ardından. Heyecanla çıkıp sahile koşuldu belki.. Ama illaki ilk önce kapılar bildi her sırrımızı, onlar paylaştı eve gelen ilk anımızı ve onlar çizdi gayrıya sınırımızı. Özlemle sarılmalara da, hiddetle ayrılmalara da, heyecanlı karşılaşmalara  da ilk ve son hep onlar şahittir.

Çan sesleri var bir de..  Bedenim sokak aralarında, aklım kapıların ardındaki yaşanmışlıklarda ve yüreğim.. Gözlerimin gülen yanındayken duyunca irkildiğim ve  her duyduğumda bana şu dizeleri ve Ernest Hemingway’in “Çanlar Kimin İçin Çalıyor” kitabını hatırlatan

“Ada değildir insan, bütün hiç değildir bir başına; anakaranın bir parçasıdır, bir damladır okyanusta; bir toprak tanesini alıp götürse deniz, küçülür Avrupa, sanki yiten bir burunmuş, dostlarının ya da senin bir yurtluğunmuş gibi, ölünce bir insan eksilirim ben, çünkü insanoğlunun bir parçasıyım; işte bundandır ki sorup durma çanların kimin için çaldığını; senin için çalıyor.” John Donne

Tabi bütün bu gezintiyi yaparken bir yandan da alışverişinizi yapmalısınız çünkü siesta nedeniyle tüm dükkanlar saat 14:00 ve 18:00 arası kapalı. Marios Hariç..

Yemek içinse Delfina’yı kesinlikle öneririm. Hani o ilk oturduğunuzda getirdikleri ekmek var ya ve yanında zeytin ezmesi.. Onun için bile değer. Benim minik kurabiyem bayıldı bu ekmeğe. Size bir küçük sır vereceğim. Ayrılırken bana o ekmekten bir tane verdiler. Bir de donut var. Tatlı olarak getirdikleri. Benim gibi bir donut meraklısı için kesinlikle muhteşem bir sondu. Gümüş Balığı olarak bildiğimiz papalina yı çok tavsiye ettiler denemeden olmaz dedim. Hani çok lezzetli mi yok. Çerez niyetine.. Ama kalamar ızgara harikaydı. Bir de mutlaka Greek salata ve Mastelo söylemelisiniz. Ben uzoyu sevmemiştim ama şimdi içmeden de olmaz dimi. Komşu’dan karşı kıyıya doğru masaya bi tıklatmalı.. Rakının adabını komşuda yaşatmalı. Tavsiye ettikleri Stefos benim damak zevkime uygundu. Eğer ilk kez uzo içecekseniz mutlaka Stefos isteyin. Melike Hanım balık yemek istemedi ve O’na köfte söyledik.Azıcık tadına baktım kesinlikle yediğim en lezzetli köfteydi. Ve neredeyse 4 çocuk doyuracak kadar fazla.

Peki ne alınır Sakız’dan.. Sakız likörü , damla sakızı, sakız reçeli.. bunlar en bilinenleri. Hem hediyelik hem de kendiniz için alabilirsiniz.

Ama benim gibi bir peynir severseniz mutlaka Marios’un dükkanını bulmalı ve çeşit çeşit peynirlerin tadına bakmalı ve damak tadınıza en uygunlarını almalısınız. Parmesan ve adanın meşhur peyniri  mastelo benim için biçilmiş kaftan.Ben mastelo’nun hem inek hem de keçi sütünden yapılmış olanlarından ve parmesan aldım. Bir paket mastelo hemen hemen 400 gr. civarında ve  4 Euro’ya denk geliyor.

Benim gibi bir kahvekolik iseniz komşunun kahveleri size de sütlü kahve kıvamında gelecektir. Yok ama değilseniz sakızlı kahvelerini deneyin derim.

Ve Komşu bu manzara ile uğurluyor bizi..

0

Gnocchi

Posted by lezzetperisi on 20 Ekim 2015 in Lezzetperisinden tarifler |

O nefis bir İtalyan.. Ve itiraf ediyorum zor! Ama değer mi? kesinlikle evet. Öncelikle patates ile yoğurulan bir hamuru olduğu  ve patates unu çektiği için yoğurmak ve şekil vermek biraz zahmetli. Azıcık deli işi açıkçası. Çok da lezzetli. Ama ben evde makarnamı da yaparım ravyoli mi de diyorsanız ki kısa süre sonra ravioli tarifi de geliyor..  Bunu da emin olun yaparsınız.

Bazen kendini sığdıracak bir yer bulamaz insan. Kitaplar aciz kalır, filmler gereksiz..Okuyamazsın, seyredemezsin.. Yürüsen yorulursun, otursan olmaz.. Uyku tutmaz.. Anlatamazsın, dinleyemezsin.. Ya çok boştur, ya taşmış.. Ortasının olmadığı zamanlar vardır..

İşte o zaman “Canını dişine takmak” der, annem..  Canını dişine takar da insan zorluk arar hayatta. O vakit geçmez yoksa.. En çok hamur yoğururum ben öyle zamanlarda. Ne zaman çok hamur yoğuruyorsam bilirim ki o kadar dolmuştur içim.  Özlemle, hasretle.. Ve bilirim ki o hamur o yüzden çok lezzetli olur. İlk defa gnocchi yaparsın yiyenler bayılır. Hamuruna yüreğinden koymuşsan..Sevginle yoğurmuş, şiirle şekil vermişsen.

Hayatın içinden geçerken, yolları aşk ile kesişen bir çift sevdalı yürek

Yürüyorlardı gecenin içinde; yürüyorlardı birbirlerine dek..

Kadının saçları, adamınsa karışıktı aklı

Adam; kadının dağınık saçlarına, kadın adamın onda kalan aklına aşıktı.

Mühürledirler gün yüzü görmemiş sevdalarını mehtaba karşı

Mühürlediler yüreklerinde, mühürlediler dudaklarında

Umut ektiler üstüne yolları bir kez daha kesişsin diye

Gün yüzü görmemiş sevdalar, Güneş’e ulaşsın diye.

Malzemeler ;

  • 500 gr. haşlanmış patates
  • 1 yumurta sarısı
  • 250 gr.un
  • 300 gr. mantar
  • 3 çay kaşağı zeytinyağı
  • 12 adet kurutulmuş domates
  • 200 gr. krema
  • Tuz
  • Karabiber

Yapılışı ;

  • Haşlanmış patatesleri iyice ezin. Yumurta sarısını ilave edip karıştırın. Ele yapışmayan bir hamur haline gelene kadar unu azar azar ilave edip yoğurun.
  • Hamuru unladığınız tehgaha alın bir miktar un da hamurun üzerine serpip  merdane ile 5 mm kalınlığında olacak şekilde açın ve şeritler halinde kesin. Her şeridi 1,5 cm lik parçalara ayırın ve çatalla şekil verin. Kaynamış suda ki eğer sebze veya et suyunuz varsa daha da lezzetli olacaktır 3 dk. haşlayıp süzerek hemen sosun içinde atın.Tabi bunun için sosu da aynı anda hazırlıyor olmanız gerekli. Orta ateşte bir iki çevrimden sonra nefis yemeğiniz servise hazırdır.

Sos için ;

  • Kurutulmuş domatesleri 10 dk kadar kaynar suda haşlayıp süzdükten sonra şeritler halinde kesin.
  • İyice ısınmış tavaya zeytinyağını ilave edip ince doğradığınız mantarları kavurun. Tava iyice ısınmış olmalı ki mantarlar mühürlensin ve suyunu salmasın. Mantarların kavrulmasına yakın kurulmuş domatesleri ve baharatları ilave edin. Bir iki karşımdan sonra kremayı dökün. 2 dk. sonra haşlanan gnoccileri ilave edebilirsiniz.


Copyright © 2010-2024 LEZZET KAHVESİNE HOŞ GELDİNİZ All rights reserved.
This site is using the Desk Mess Mirrored theme, v2.5, from BuyNowShop.com.